19 Nisan 2012 Perşembe

Kızmış Üzgün





Bu gidişle hergün bir şeyler yazacağım galiba buraya. Sürekli kurcalayasım bir şeyler yazasım geliyor. Neyse efenim, son günlerde en çok sevdiğim insanlar garip davranmaya başladı bana sadece his olmasını isterdim ama gözüme sokula sokula oluyor şüphede bile kalamıyorum " hmm, bir terslikmi var acaba " bile diyemiyorum. Hatam olsa yine tamam dicem çok daha güzel düzeltebilirim en azından ama oda yok, aptal oldum. Sanırım hayatın dengesizliği her yerde geçerli sevgili olsun, dost olsun bütün ilişkiler değişiyor zamanla. Bir tek bana işlemiyor yada daha yavaş işliyor bu durum galiba. Çünkü ne gerçekten aşık olduğum birine aşkım bitti ne de dostlarımdan vazgeçtim bugüne kadar. Ya vazgeçildim ya da vazgeçirildim, bilmiyorum birine bağlandığımda kopmamın imkansıza yakın olmasına rağmen. Özellikle bu son olay kafamı çok yoruyor, o yüzden bloguma kusmaya geldim, başlıktada yazıyor ya kusmaya ihtiyacım var artık içimdekileri. Öyle bir an geliyor ki olanlar yüzünden sevdiğim insanlara kızıyorum, kızmaya hakkım olmamasına rağmen kızmak istemememe rağmen. Tabi farkına varınca bide onun üzüntüsü, pişmanlığı, sormayın hiç. İnsan bir şekilde şu kızgınlık denen şeye gem vurmalı. Tabi ki çok ustalık isteyen birşey bu, ben beceremiyorum, olmuyor.

2 yorum:

  1. Durumların farkında olman büyük bir adım bence, en azından pişkin pişkin her haltı yiyip birşey olmamış gibi yanaşan insnalardan değilsin.

    İnsanların arasında bu tip meseleler hep güvensizlikten oluyor aslında. Kime söylersen söyle inkar edecektir ama bence şöyle birşey dene:

    Bir kişinin senin hakkında olumsuz düşünceleri olduğunu düşünüyorsan mutlaka bunu ona sormalısın açık açık. Önce buna cesaretin olmalı, acaba işler kızışır mı diye düşünebilirsin ama soğuk savaştan daha az can yakar buna eminim. Ayrıca istemeden birisi hakkında olumsuz düşüncelerinin oluşmasını engeller. İnsanlar hep içlerine attıkları için birden başkalarına patlıyor yada çok alakasız bir mevzuda yada zamanda birden canlar yanıyor ki daha mevzu nedir anlayamıyor kimse.

    Bir konuda düşünceler kafanı kurcalıyorsa korkmadan sormalısın bence, karşıdakinin buna kızması için mantıklı bir sebep yok gibi sanki. Eğer durduk yere insanlara fazla sert davranıyorsan özür dilemek bunun tek çözümü. Seni tanıyan insanlar zaten seninle nasıl başa çıkacağını biliyorlardır ama özür dilemek her zaman ortamı yumuşatır. Nasılsa o duyguyu hissediyorsun, kelimesini söylemek kalıyor sana. Özür dilemek veya birilerine soru sormak kesinlikle zayıflık değildir, hatta daha çok saygı görürsün bir birey olarak. Herşeyin çözümü konuşmaktır veya en kötü bunu denemektir.

    YanıtlaSil
  2. Çok doğru demişsin. Fakat yazıyı yazarken anlatmak istediğim bu değildi. Öyle bir an bana bu yazıyı yazdırdı ki çok sevdiğim güvendiğim biriyle yada yazıda genel konuştum kişilerle. Ve onlarında bana karşı aynı güvene ve sevgiye sahip olduğuna emin olduğum kişilerle aramda geçen anlam veremediğim kötü zamanlar. Öyle ki sorunun ne olduğunu adım gibi biliyorum, karşımdaki de biliyor ama ikimizde neden böyle olduğumuzu bilmiyor. Bildiğim halde soruyorum cevap alamıyorum, özür dilesem çözüm değil, ne yapsam çözüm değil, kendimi yerlere atıyorum, beynim kızarmaya başlıyor. Beynim kızardıkça kızıyorum, bilinçsizce kızıyorum. Ve kesinlikle okadar değer verdiğim insanlara ne olursa olsun kızmak istemem, bu nedenle kendime geldiğimde neden diyorum. Neden böyle yaptım, neden böyle oluyor. Herşey çözülüyor tabi ki bazen çok yara alarak bazen yara almadan. Yinede neden diyorum bulamıyorum.

    Senin yazdıklarının aksinede birşey söyleyemem gerçekten inandığım şeyler, bir sorun varsa söylemelisin, karşındakide söylemeli. Ve kusurluysan özür dilemek en büyük erdemdir. Teşekkürler yorumun için.

    YanıtlaSil