17 Kasım 2012 Cumartesi

?

Ve sonu gelir düşlerin. Hayaller sadece gelip ve geçer, geçerken senide alır götürür. Dönmek istemezsin tabi ki. Dönemezsinde. Dönemezsin. Bırakır seni bilmediğin bir yolda. Karanlık ve karmaşık. Kaybolursun. Kaybolmak ta çözüm değil. Hiçbirşey çözüm değil. Kaybolursun ve tekrar kapılırsın o rüzgara, tam buldum derken tekrar kapılırsın. Ve bulamazsın aradığını, bilemezsin, göremezsin. Bitirmek kolayken, bitiremezsin. Bulamazsın. Göremezsin. Aramazsın. Çıkamazsın.

24 Ekim 2012 Çarşamba

Pes Etmem

Pes etmek pişmanlık getirir. Pişmanlık yaratır korkuyu. Korku boşluk getirir sana. Boşluk hayatını kaplar. Hayatın boşluk olur.



Bunu bildiğim için pes etmek istemiyorum, o kadar çok şey var ki pes etmek için. Her gün bir şekilde zorluyor bizi (beni) hayat pes etmek için, her gün farklı yerlerden, her gün beklemediğimiz gibi, her gün katlanılmaz. Ve eğer sevdiğim bir şeyi yada istediğim tutku duyduğum bir şeyi bırakırsam herşeyimi kaybetmeye daha çok yaklaşmış olurum çünkü herşeyimden bir şeyi bırakmışımdır.

18 Ekim 2012 Perşembe

6 Ekim 2012 Cumartesi

Kırık Ruh

Evet ruhum kırık. Ne demek olduğunu bilmiyorum yada size açıklamak bu yazıyı daha uzun tutmak isterdim anlayın isterdim ama öyle bir şansım yok bilmiyorum çünkü. Tek bildiğim bu iki kelimenin doğru olduğu " Ruhum Kırık ". Eğer bu kelimeleri duyunca kendinden birşeyler hisseden biri varsa selamlar! Açıklayabilen var ise de saygılar.

Bye.

5 Ekim 2012 Cuma

Bulamazsın

Soğuk ve sonsuz bir gecelerden biriydi. (bknz. Gece) Herkes uyuduğunda çıktım dışarı dolabın dibine sakladığım beylik biram ile. Heryerde sokak ışığı vardı ve içimdeki karanlık yüzünden ışık görmeye katlanamıyordum, uzaklaştım sokak ışıklarından şekli düzgün bir taş buldum oturdum, düşünmeye başladım düşünürken ağzımda bir sigara olurdu aslında, artık hayatımda sigarada olmadığı için bir yaprak aldım ama berbat bir tadı vardı bende yerden bir çöp aldım ve dudağım çöple oynarken düşüncelere daldım.

Hani ararsında bulamazsın ya bir şeyi ne aradığınıda bilmezsin. Bazen bir kalemdir, bazen bir yemek, bazen bir müziktir, bazen bir ruhtur, bazen bir duygudur bilemezsin bilemedende bulamazsın bulamadanda çıkamazsın işin içinden.

Aha o durumdaydım ben ve nolduğunu anlamadan gitti o duygu. Bende dışarı atıyım kendimi gecenin bir vakti düşüneyimde ne o bulayım dedim. Asıl soru neden gittiğiydi. Sonra konu kaydı tabi herşeyi düşünmeye başladım dersleri, filmleri, okuduğum kitabı, izlediğim dizileri, gündemdeki kötü gelişmeleri (kötü gelişme lafı saçma geliyo ama olsun). Çok fena rüzgar varmış bu arada öyle bir esti ki yatağımdan kalktığım gibi çıktığım için üzerimde siyah bir atlet altımda şort vardı ve hepsi buz gibi olmuş, koltuk altımdan giren rüzgar ile koşarak eve gittim ilk kalkamadım tabi donmuş heryanım. Sabah terliyoruz gece böyle oluyor bir ortasını bulunuz efenim


20 Ağustos 2012 Pazartesi

Famous Blue Raincoat


Ah leonard amca güzel sözlerin adamı pek yaşlanmışsın be.

Bu şarkı öyle bir şarkı ki uzun süredir hep kafamda çalıyor, rüyalarımda çalıyor. Yumuşacık acıklı parçalayan bir şarkı insanı ki ne derece parçalandığımın farkında değilim bu şarkı sayesinde. Aldatılan adamın ihanet eden yakın arkadaşına yazdığı şarkı. Yorgun bir adamın yazdığı imkansız bir mektup bu, gurur ve acı dolu.

" I want you to know your enemy is sleeping 
  I want you to know your woman is free 
  Thanks for the trouble you took from her eyes I thought it was there for good 
  So i never really tired "



28 Temmuz 2012 Cumartesi

Şiir Gibi Bişey -2-

Buda şiir defterimden çıktı fakat şiir gibi bişey olmasına rağmen daha çok düz yazı gibi değişik bişey buyrun okuyunuz.

Saçmalık

Gözlerim açık uyuyorum sanki,
Hiç birşey yerinde değil.
Dopdolu ama bomboş,
Bakıyorum ve göremiyorum
Yaptıklarım bozuluyor bir yandan.

Farkındayım hepsinin,
Ama..
Yapamıyorum hiç birşey.
Gözüm kapalıyken görüyorum artık,
Gerçeği, herşeyi..
Elim kolum bağlı gibi,
Boşlukta hareket edemiyorum
Tıkanıp kalıyor herşey.

Çaresizlik bu sanırım,
Boşlukta çırpınmak
Yaptığını sanıp yanılmak
Doğruyu bilip yanlışı yapmak.

Herşey senin elinde diyorlar
Ellerim bomboş niyeyse.
Benim doğrum başkasının yanlışı,
Benim doğrum değil!
Yine birşey yapamadan takılıp kaldım
Saçmalık hepsi.

                                        Efe

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Mutlu

Hayat benim, herşeyi kendim için yapıyorum. Ve eğer yaşıyorsam başkalarını mutlu etmek benim amacım oldu, yakınlarımı, ailemi, dostlarımı, sevdiğim herkesi, sevebileceğim herkesi, hatta bazen sevmediklerimi bile. Bu kendim için yapabileceğim en büyük şeylerden biri fakat bazı sorunlar var.


Hep çevremdekileri mutlu etmek istedim ama neredeyse hiçbir zaman direk yapamadım bunu. Bazen güzel şeyler söyleyip mutlu etmek istedim, bazen güzel bir şey yaparak. Basit olsun istedim hemen olsun mutlu olsun. Ne güzel şeyler söyleyebildim ne güzel şeyler yapabildim. Hatta bazen güzel birşeyler planlamışken, istemişken hatta ve hatta bana yapılan güzel bir şey için teşekkür etmek isterken berbat ettim üzdüm insanları. Birini mutlu etmem hep dolambaçlı yoldan oldu, bazen ben anlamadım onu mutlu ettiğimi bazen o anlamadı onu mutlu edenin ben olduğumu. Olsun böyleside güzel, keşke kendimi anlayabilsem.

5 Temmuz 2012 Perşembe

Years Go By



Nakaratta diyor ki yıllar geçiyor çok geç olduğunda asla anlayamayacağız.



"Years go by
Never know when it's too late
Years go by
Yourself you seal your fate
Don't look the answer from horizon
It's closer than you think
Years go by, oh how they go by"

Zaman

Hep az zamanım varken çok şey yapmaya çalıştım çok zamanım varken hiç birşey yapmadım. Çoğu pişmanlığım bu yüzdendir, az zamanım varken çok şey yapmaya çalıştım ve çoğunu beceremedim berbat ettim yada yarım yamalak oldu, çok zamanım varken ise karşı konulamaz bir tembelliğe yenik düştüm yada karşı koyamadığım. O an yapmam gereken ve farkında olduğum şeyleri yapmadığım oldu, birine sevdiğimi söylemedim bir daha söyleyemedim, birine sarılmadım bir daha sarılamadım, biriyle konuşmadım bir daha konuşamadım, biryerde bulunmadım bir daha bulunamadım, otobüse atlayıp gitmem gerektiğinde gitmedim bir daha gidemedim ve zamanı kaçırdım yapamadım.


Bütün bunlar yüzden hep zamanı suçladım, zamanın huyunu bildiğim halde ona göre davranamadığım için kendimi suçlamak yerine onu suçlamak daha kolay geldi. Zaman ikinci bir şans vermiyor herşey kendi kontrolünde istediğine uymak zorundayım, uymak istemiyorum ama uymazsam beni öldürüyor. Bu bir tehdit değil ne yaparsam yapayım bunu yapacak.  Çok veya az olması önemli değil benim zamanım bile benim değil ben onunum. Ama inanıyorum zamanı yenmek mümkün, nasıl bilmiyorum.

22 Haziran 2012 Cuma

Anlatamadım Galiba

Ben birine birşeyler anlatırım bazılarını anlar bazılarını anlamaz. Biri bana birşeyler anlatır ben bazılarını anlarım bazılarını anlamam. Anlaşılmadığımızı anlayınca ağzımızdan çıkan ilk laf "Anlamadın galiba?"


Bir gün bir hocamla muhabbet ederken bana "Anlamadın galiba asla deme, anlatamadım galiba de" demişti. Haklıydı kelimeler belli kelimelerin neyi ifade ettiği belli, doğru kelimeleri seçerek insanlara anlatmak istediğin herşeyi anlatabilirsin, konu hakkında fikri olan insana da hiçbir fikri olmayan insana da. Evet o laf  "Anlamadın galiba" eğer üstünde düşünürsen çok aşağılayıcı karşındakini aptal yerine koyan, çok basit, çok korkak ve tamamen söyleyenin eksikliği. Bazı kelimeler bazı şeyleri sembolize eder kişi için ve kendine benzer kişiler için. Bu yüzden seçerken senin için doğru kelimeleri değil herkes için doğru kelimeleri seçmek en güzeli anlaşılır olabilmek için. Bu kadar konuştum asla demem yada bunu söyleyen insanlar pisliğin tekidir demiyorum, ben söylüyorum herkes söyler insan bunu söylerken üstünde düşünmez sadece söyler, masum iki kelime bu. Ha ben bu yazıyı neden yazdım başımdan bir olay falan geçmedi sadece otururken hocamın o lafı aklıma geldi bende bu masum sözün üstünde düşünülürse ne kadar pis birşey çıkar onu yazıyım dedim.


15 Haziran 2012 Cuma

Al Beni







Mavi Sakal'ın güzel şarkısı. Karapaks coverlamış bu versiyonunu paylaşıyorum çünkü çok güzel bir video çekmişler şarkı için, filmden falan sandım ilk izlediğimde ama değilmiş. Mavi Sakal için saygı duruşunu unutmayalım!

" Kadınlarla erkekleri birbirinden ayıran şeyde bu işte,
  Onlar can vermekte usta biz can almakta. "


12 Haziran 2012 Salı

Hissetme(me)k

Hissetmek. Evet doğru kelime. Dokunduğunda hissetmek bir şeyi, birazdan olacak bir şeyi hissetmek, olan bir şeyin olduğunu hissetmek, aşkı hissetmek, dostluğu hissetmek, sevgiyi hissetmek, sigaranın ilk dumanını içine çektiğindeki uyuşukluğu hissetmek, baktığında insanların içini görebildiğini hissetmek, düşerken boşluğu hissetmek, korkuyu hissetmek, elini kestiğinde sıcağı hissetmek, bildiğin şeyin doğru olduğunu hissetmek, tahmin ettiğin şeyin olacağını hissetmek, acı çektiğinde biteceğini hissetmek, varlığımı hissetmek, seni hissetmek.

Bazen öyle bir an geliyor ki hissetmeyi istiyorum tüm bu şeyleri, herhangi bir şeyi. Hissetmek istiyorum çünkü o an hissedemiyorum. Ne görebiliyorum ne duyabiliyorum ne dokunabiliyorum. Öyle bir an ki sanki tüm hissettiğim şeylere tüm hislerime bir ağıt. Ben ben olmuyorum yokoluyorum, ruhum yokoluyor, bu dünyada olmuyorum bu evrende olmuyorum. Tamamen boşlukta çaresiz, çaresizliği bile hissedemiyorum. Sadece bitsin istiyorum nedensizce, güvende hissetmek istiyorum.


9 Haziran 2012 Cumartesi

Helloween!




Ah Michael Kiske ne güzel bir vokalsin sen amcam ya. Senle beraber Helloween pek bir hoş daha bir güzel!

"With my heart, with my soul
  Some guys cry you bought and sold
  They've been strong, young and bold
  And they say, play this song again!"


Şiir Gibi Bişey -1-

Zaman zaman eskiden yazdığım şiirimsileri paylaşacağım ayda yılda bir bazen haftada bir. Eskileri paylaşacağım çünkü yeni yazdıklarımı iyice benimsemem bağ kurmam lazım başka insanlarla paylaşabilmem için. Şiir Gibi Bişey'in ilk yazısına(bir kaç ay önce paylaştığım "Bir" yazısını ayrı tutuyorum) hoşgeldiniz efenim, umarım beğenirsiniz!


Kırmızı

Boğuk bir ses,
Anlayamıyorum artık.
Evet sesin geliyor duyabiliyorum,
Bu senmisin?

Buğulu heryer,
Göremiyorum hiçbir yeri..
Ah! evet tanıyorum seni,
Ne kadar değişmişsin.

Çelik bir duvar,
Ellerim paramparça.
Kırılmıyor, yıkılmıyor,
Asılmıyor, çözülmüyor..

Uyumalıyım biraz
Önce ellerimi sarmalıyım,
Kan olmasın diye yatağım
Koyu kırmızı..

                                           Efe

8 Haziran 2012 Cuma

Diyorum?! Ben?

Yarın son finalim var ve haliyle çalışmayıp saçma sapan düşünüyorum.



Neden burdayım diyorum neden bu bölümü okuyorum, istemiyorum. Bazen de istiyorum ama kesinlikle amacım değil burada okumak. Ama bu düşünce final haftası hiç iyi gelmiyor. Özel bir okulda okuyorum, ailemin durumu çok iyi değil benim için inanılmaz sıkıyorlar kendilerini bu nedenle kalmak gibi bir lüksüm yok, şu zamandan sonra bırakmak gibi bir lüksümde yok okulu. Bazı zamanlar geliyor ki bırakmak herşeyden çok istiyorum, bazı zamanlar buraya kadar gelmişim bitireyim cebimde diploma olsun diyorum idealimdeki meslek olmasa bile. Çıkmazda kaldım geçecek kadar çalışamıyorum bu düşüncelerden ve bırakıp gidemiyorumda, keşke diyorum bazen konservatuar kazanabilseydim müzikle okurdum istediğim gibi olurdu. Ama bu düşüncede bölünüyor içinde ya istediğim gibi olmazsa diyorum, belki de okumayıp kendimi müziğe adasam daha mutlu olurum. O zaman param olmaz diyorum, para olmasada olur diyorum, para olmazsa istediğimi nasıl yapabilirim diyorum. Daha sonra başa dönüp herşeyi bırakıp öyle yaparsam hepsini bıraktığım için pişman olabilirim neden sıkmadın kıçını efe diyebilirim diyorum. Diyorumda diyorum uyuyamıyorum finale kalkamayıp derslerden kalıyorum ne kadar hoş değil mi?

6 Haziran 2012 Çarşamba

Büyük Ev Ablukada Kafası



Büyük Ev Ablukada. Evet efenim türkiyenin aradığı en eğlenceli orjinal gruplardan biridir bu dostlar ve çok güzel bir  kafaları var. Henüz canlı dinleyemedim fakat inanılmaz istiyorum ki canlı dinleyemeden müziklerini içimde tamamen hissedemeden bu kadar sevdiysem dinlediğim zaman ne olur bilemiyorum.

Canlı performanslarından bir kesit olan bu video ne kadar eğlenceli güzel insanlar olduklarını gösteriyor zaten, kapatın sesleri dinleyin eğlenin dostlar.

4 Haziran 2012 Pazartesi

Indie Sıçraması


Blind Pilot. Dinleyin dinletin gerçekten çok beğendiğim bir indie grubu ve iyiler! Videoda güzel hani.

" Poor boy
          Life is in hard labor ~"

3 Haziran 2012 Pazar

Hayalimi Yakalamak

İstediğin şeyler, gerçekten istediğin şeyler zor gerçekleşir hayatta. Zor ulaşırsın onlara. İşin asıl kötü, zor kısmı ise insanlar gerçekten istedikleri şeylerin kolay gerçekleşmesini isterler. Kolay gerçekleşmediği için üzülürler neden hemen olmuyor derler.



İnsan neden anlamıyor anlamıyorum. Kolay olan herşey büyük olsa mükemmel olsa bile hayal kırıklığıdır, basittir. Kolay olan herşeyden insan çabuk bıkar, hemen olan herşeye insan hakettiği değeri vermez, kolay olan şeyde insan aradığını bulamaz. Zor olmalı. Hani ciddi anlamda zor seni düşündürmeli, seni sıkıntıya sokmalı, seni pes ettirmeli bazen. Çok zor olmalı ki hakkettiği yere koyabilelim o istediğimiz şeyi. Bu yüzden neden hemen olmuyor neden kolay değil demekten vazgeçirdim kendimi, tabi ki bazı şeyler kolay olacak ama zor olan şeyede neden kolay ol demiyorum beklerim ben daha büyük mutluluk için. Hayallerim zor, hayallerim zaman istiyor. Bazen pes etsem bile geri dönerim ve günün birinde gerçekleşir buna inanıyorum.

27 Mayıs 2012 Pazar

Özlemek

Hani dünü özlersin bazen, geçmişte yaşadığın güzel şeyleri. Bazılarıda geleceği özler geçmişine dönmek istemez umudu vardır gelecek ile.Kimi eski sevgilisini özler, kimi dostunu, kimi ailesini özler, kimi kaybettiği yakınlarını, ölen köpeğini, kaçan kuşunu özler. Eskiden olduğu kişiyi özler.



Özlemek acıtır insanı, bir parçan kayıptır. Fakat özlediğin zaman bir şeye değer veriyorsundur, bir şeyi seviyor ve istiyor. Ve hissettiğin bütün acıya, sıkıntıya rağmen özlediğin şeye kavuşabilecek olmanın mutluluğu vardır bazılarının. Bazılarında belirsizliğin karmaşası. Bazılarında da özlediği şeye hiç kavuşamıcak olmanın bitkinliği. Yinede güzel bir histir tüm acıya rağmen bir şekilde. Bence en kötüsü özleyecek bir şeyi olmayan insandır. Zordur, pişmandır, yorgundur ve üzgündür hep. Öyle olmadığım için çok şanslıyım çünkü özlüyorum. Bunu neden yazdım onuda bilmiyorum, sebebi yok yazdım gitti!

25 Mayıs 2012 Cuma

Ney?

Yalnız olmak var, yalnız hissetmek var. Sanırım hiç yalnız olmadım yanımda ya ailem yada arkadaşım oldu hep çoğu anımda. Yalnız olmak kötü değil hani en fazla delirir kendi kendine konuşursun olmadı intihar edersin biter, salarsın gider artık kendini. Ama yalnız hissetmek yokmu.. İnsanın deliresi geliyor ama kendini bırakamıyor, etrafında insanlar sorumluluklar falan filan iyi olmak zorundasın..

Hayatın hep bir rengi var bazen bembeyaz gelir sana bazen pembe bazen kızarsın kızarır herşey, bazen bir gün batımında pastel olur bütün renkler keyfimiz yerine gelir. Bazende siyah olur heryer kararır senin gözünden. Hep bir ışık var, ya sabah güneşin gece ayın yıldızların ışığı. Bütün ışığın yokolması, tepende güneş bir yaz sabahı biranı yudumlarken karanlıkta kalmak siyahta kaybolmak yalnız hissetmenin ta kendisi. Hani sanki siyah bir çeper sarmış bedenini etrafında insanlar parmaklarıyla kazıyıp seni kurtarmaya çalışıyor ama beceremiyor kimse sende bekliyorsun bir şey yapamadan, bazen dışarıya bakabilcek kadar kurtuluyorsun ama tekrar sarıyor seni.




19 Mayıs 2012 Cumartesi

Bazı Günler

Bazı günler çok yalnız hissedersin,
Bazı günler çok güçlü,
Bazı günler çok zayıf,
Bazı günler çok heycanlı,
Bazı günler çok farklı,
Bazı günler çok karmaşık,
Bazı günler çok boş,
Bazı günler çok mutsuz,
Bazı günler çok mutlu,
Bazı günler başka biri gibi hissedersin daha birçok şey hissedersin bazı günler, hep çoktur, hep nedensizdir, hep tutarsızdır insan dediğin. Düşündükçe gerçekten ne olduğunu kavrayamamaya başlıyorsun, en azından bana öyle oluyor. Ne oluyo be diyorum kendi kendime dün neydim bugün neyim yarın ne olucam neyim ben. Ben kimim, ben benmiyim?

13 Mayıs 2012 Pazar

Kaybolmak

Karanlıkta tek başına oturup, tamamen karanlıkta. Kaybolmak çok güzel kendi içinde.

8 Mayıs 2012 Salı

Blues mu dedin?




Kaybedenler Kulübü isimli film ile tanıdım bu grubu. "Steady Fingers" tamamen türk ve ben uzun süre buna inanamadım. Sanki Missisipiden çıkmış gibi blues yapıyorlar. Ve uzun süredir hastalarıyım bu kişilerin. Bu paylaştığım parçada benim ninnim oldu adı gibi, bunla uyuyorum bir kaç gündür. Dinleyin dinletin!

Tembellik

Finaller yaklaştı, çılgınca ders çalışmam lazım. Şuan yanımda ders notları açık ama ben bloguma yazmayı tercih ediyorum. Ah şu tembellik olmasa çok büyük adam olabilirim, bir de bahar zımbırtısı eklendi yatmaktan başka birşey yapamıyorum. Bir yanımda aile hukuku bir yanımda okumak için çırpındığım kitap diğer yanımda gitarım ve davulum hiçbirine vakit ayıramıyorum.



Ah şu tembellik! Hayatımızda ne kadar büyük bir yer kaplıyor. Kendimi bildim bileli kurtulmaya çalışmışımdır. Yüzdeye vurursak yaşadığım hayatımın yüzde 50si tembellikle geçmiştir ki uyuduğum zamanları saymıyorum. Bunu yaparken kaybettiğim zamanı birşeylere çalışarak, odaklanarak, uğraşarak geçirsem bana ne kadar yararı olacağının o konuda nasıl uzmanlaşabileceğimin istediğim şeyleri yapabileceğimin farkında olmam çok ironik. Bunun bir çaresini bulabilen varsa lütfen bana ulaşsın anlatsın, kurtulmak istiyorum şu durumdan. Aman yada boşver nasıl olsa büyüyünce geçer!

30 Nisan 2012 Pazartesi

Rüya Hırsızı

Ha birde bugün bir kitap bitirdim. Adı " Rüya Hırsızı ", fantastik tür severler için gerçekten güzel, okumaya değer bir kitap. Yazarı " Shana Abe " diye bir hatun.

Kitap ingilterenin dağlarında yaşayan bir ejderha klanından olan Alfa'nın kızı Amalia ve hırsız Zane'in aşk dolu heycanlı macerasını konu alıyor. Kitapta bahsedilen ejderhaların adı Drakon. İnsan formları inanılmaz güzel, dumana ve ejderhaya dönüşebiliyorlar. Çok güçlüler, hızlılar ve çevikler ve soyları tükeniyor. Tek zaafları güzel taşlar, bu değerli taşlar drakonlara fısıldıyor, güzel müzikler yayıyor ve bunların en güçlüsü Karpat Dağlarında bir yerde bulunan Draumr adındaki masmavi bir elmas, bu elmasın drakonları kontrol etme gücü var, Amalia ve Zane de bu elmasın peşinden gidiyorlar. Ha birde Amalia drakon ama dönüşemiyor, öte yandan çok özel güçleri var.

Neyse dostlar daha fazla ayrıntıya girmek çok istiyorum daha yeni bitti fakat kitabı size tavsiye ettiğime göre anlatmam pek doğru olmaz sanırım. Edinin okuyun.




Döngü

Bugün garip hissettiğim bir gündü, hergün garip hissederim aslında iyi garip yada kötü garip ama gariptir. Bugün kötü gariplerdendi, aptal gibi hissettim kendimi hazır olmadığım şeylerle karşılaştım.

İnsan bazen bir olayın üstünde düşünür en iyisine, kötüsüne hazırlar kendisini her olasılığı hesaplar çünkü önemsediği bir şeydir ve onu heycanlandırıyordur onu tasarlamak ister. Düşünür düşünür bu olursa böyle davranırım bu olursa böyle der, kendinden emin şekilde bekler olayın gerçekleşmesini bekler ve bekler.. O an geldiğinde bütün tasarı suya düşmüştür, herşey yokolmuştur söylemek istersin yapmak istersin tasarladığın şeyleri "O" an uygun olmayacağını farkedersin. Ve önemsediğin için en iyi şekilde atlatırsın, en güzel şeyleri söylersin. Fakat bir yanık kokusu gelir olay sona erdiğinde burnuna, mahvettiğin yaktığın işin kokusu. Ne büyük saçmalık yaptığını farkedersin gerçekten doğru yapsan bile yanlıştır senin için. Kendine lanet edersin küfredersin, tekrar "Ne yapcam ben ya.." demeye başlarsın ve o saplantıdan kurtulana kadar devam eder bu döngü. İşte o garip his..


19 Nisan 2012 Perşembe

Kızmış Üzgün





Bu gidişle hergün bir şeyler yazacağım galiba buraya. Sürekli kurcalayasım bir şeyler yazasım geliyor. Neyse efenim, son günlerde en çok sevdiğim insanlar garip davranmaya başladı bana sadece his olmasını isterdim ama gözüme sokula sokula oluyor şüphede bile kalamıyorum " hmm, bir terslikmi var acaba " bile diyemiyorum. Hatam olsa yine tamam dicem çok daha güzel düzeltebilirim en azından ama oda yok, aptal oldum. Sanırım hayatın dengesizliği her yerde geçerli sevgili olsun, dost olsun bütün ilişkiler değişiyor zamanla. Bir tek bana işlemiyor yada daha yavaş işliyor bu durum galiba. Çünkü ne gerçekten aşık olduğum birine aşkım bitti ne de dostlarımdan vazgeçtim bugüne kadar. Ya vazgeçildim ya da vazgeçirildim, bilmiyorum birine bağlandığımda kopmamın imkansıza yakın olmasına rağmen. Özellikle bu son olay kafamı çok yoruyor, o yüzden bloguma kusmaya geldim, başlıktada yazıyor ya kusmaya ihtiyacım var artık içimdekileri. Öyle bir an geliyor ki olanlar yüzünden sevdiğim insanlara kızıyorum, kızmaya hakkım olmamasına rağmen kızmak istemememe rağmen. Tabi farkına varınca bide onun üzüntüsü, pişmanlığı, sormayın hiç. İnsan bir şekilde şu kızgınlık denen şeye gem vurmalı. Tabi ki çok ustalık isteyen birşey bu, ben beceremiyorum, olmuyor.

18 Nisan 2012 Çarşamba

Rainbow Eyes



Rainbow özellikle Ronnie James Dio hayatımda büyük yer kaplar. O kadar güzel hisleri olan, hisleri kadar güzel sesi olan ve tüm bunlardan iyi bir insan olan bir adam bu Dio. Alçakgönüllü, ağır başlı ve egolarından arınmış bir adam.

Her neyse bu şarkıyı niye paylaştım ben. Şeyden paylaştım bu şarkıyı her dinlediğimde aşık oluyorum gerçekten büyük şeyler hissediyorum  ve duygu patlaması tabi ki!

" But I've lost my way. She had rainbow eyes~ "

Bir..

Lise zamanında yazdığım bir şiirimsi vardı, hala hoşuma gider okuyunca. Onu paylaşıyım dedim ve paylaşıyorum, buyrunuz efenim.





Bir..
Rüyadan uyandığında,
Sarhoş gibi kalktığında
Unutamazsan gördüklerini,
Rüyan gerçekse senin için,
Onla devam edersin hayata..

Bir..
Aşkı hissettiğinde,
O şarabı tattığında
Unutamazsan tadını..
O tadı tekrar alamazsan
Devam edemezsin hayata..

Bir..
Yara aldığında,
İyileşip kabuk bağladığında
Hala acıyorsa yaran.
Soyulup kanıyorsa tekrar tekrar
Öğren o zaman,
Hiçbir yara iyileşmez bu hayatta..

Herşey sadece bir rüya kadar gerçek,
Her aşk sadece bir şarap kadar tatlı,
Her yara tekrar kanamak için iyileşir..

Aslında..
Gerçek yok!
Herşey rüyadan farksız,
Şarap kandırır seni,
Tatlı değildir şarap
Kanamasada iyileşmez yara
Kabuk bağlar tekrar tekrar kanasın diye..

Bir hayat var,
Güzel ama zor..

Bir acı var,
Parça parça..

Bir amaç var,
Ulaşılması güç..

Bir son var,
Emin olunamaz..

Bir ben var,
Anlamadan göçüp giden..

Herşey bir "Bir" den ibaret aslında..

                                                                  Efe

Gece

Gece oldu yine, fazla kaçırdım içkiyi galiba. Masada otururken dedim blog açtım ben yahu bişeyler yazayım bari. Meta taglere de içkiyi ekliyim belki içki arayan biri gelir yazımı bulur dedim.

Gece olunca insanın zihni açılıyor. Benimde öyle, daha fazla düşünüyorum daha yoğun hissediyorum ve bunlar daha fazla acıyı getiriyor. Nedenini sordum kendime hep hava karanlık, etraf sessiz diyemi böyle. Değil işte sabah vaktide karanlık ve sessiz yerler bulabilirsin ama bu olmaz o! Gecenin büyüsü çok farklı, insanı sarıyor.. Gecenin büyüsünü kimse sorgulayamaz, herşeyin daha yoğun daha güçlü olduğu saatler bunlar ve gerçekten çok değerliler. Aşıklar aşkını daha yoğun yaşar, acı çekenler acısını daha yoğun, mutluluklar daha mutlu olur, insanlar daha insan, gerçekler daha gerçek.. Bazen bitmesin dersin, bazen görmek bile istemezsin.


15 Nisan 2012 Pazar

Başlangıç

Birşeylere başlamak zordur. Sadece başlamak değil, başlamayı istemekte zordur emin olamaz insan en emin olduğu şeyden başlamak üzereyse. En basit şeye başlamakta zordur, birine selam vermek konuşmaya başlamak için zordur bazen. Bazen insan sadece başlamamak için başlamaz bir şeye, her şeye. Ve ben böyle garip bir konuşmayla sizlere "Selam!" demek istiyorum dostlar, umarım fikirlerimi istediğim gibi yazar size keyifli yazılar sunar bir yandanda içimdeki fazlalıkları kusup rahatlayabilirim. Eğer bu yazıyı görüyorsanız takipte kalın!